İçeriğe geç

Kuru fasulye dağılmaması için ne yapmak lazım ?

Kuru Fasulye Dağılmaması İçin Ne Yapmak Lazım? Öğrenmenin Mutfağında Bir Pedagojik Yolculuk

Eğitim, tıpkı yemek yapmak gibi, sabırla yoğrulan bir süreçtir. Öğrenme, suyun içindeki kuru fasulyeye benzer: önce dirençlidir, sonra yavaş yavaş açılır, kendini bırakır ve içindeki özü dışa taşır. Ancak fazla ısı, yanlış zamanlama ya da dikkatsiz bir dokunuş, hem öğreneni hem fasulyeyi dağıtabilir. Bir eğitimci olarak biliyorum ki, her birey bir “tane”dir; her biri farklı sertlikte, farklı geçmişte, ama aynı potada dönüşmeye hazırdır. Bu yazıda, “Kuru fasulye dağılmaması için ne yapmak lazım?” sorusunu yalnızca mutfak düzleminde değil, pedagojik ve toplumsal bir öğrenme metaforu olarak ele alacağız.

Isı, Sabır ve Zaman: Öğrenmenin Üç Temel Unsuru

Öğrenme kuramları bize gösterir ki, bir bireyin bilgiyi içselleştirmesi zaman, uygun ortam ve doğru etkileşim gerektirir. Tıpkı kuru fasulyenin pişerken dağılmaması için uygun ısıda tutulması gibi, öğrenme süreci de dengeli bir sıcaklığa ihtiyaç duyar. Aşırı baskı (yüksek ısı) bireyi çatlatır; ilgisizlik (düşük ısı) ise gelişimini durdurur. Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre, her öğrenen kendi hızında ilerler; bu nedenle eğitmenin görevi, “pişirme süresini” her bireye göre ayarlamaktır. Vygotsky’nin “yakınsal gelişim alanı” ise, tıpkı kaynayan tencerenin başında bekleyen aşçının rolü gibidir — ne çok müdahale, ne de tamamen bırakış… Doğru anda destek, doğru miktarda sabır.

Fasulyenin Dağılması: Öğrenenin Kırılma Noktası

Kuru fasulyenin dağılması, aslında bir tür pedagojik aşırılığın simgesidir. Çok fazla kaynatılan bir fasulye, özünü yitirir; biçimi bozulur. Aynı şekilde, bir öğrenciye sürekli bilgi yüklemek, sorgulamasına izin vermemek de düşünsel “dağılma” yaratır. John Dewey’in dediği gibi, “Eğitim, yaşamın kendisidir.” Bu yaşamda birey, deneyimleyerek öğrenir; yanılarak güçlenir. Eğer eğitim süreci mekanikleşirse, birey özünü kaybeder — tıpkı fazla kaynamış bir fasulyenin dokusunu kaybetmesi gibi.

Sorulması gereken şu değil midir: “Ne kadar pişiriyorum?” değil, “Nasıl bir dönüşüm amaçlıyorum?”

Pedagojik Islatma: Hazırlık ve Farkındalık

Kuru fasulyenin dağılmaması için ilk adım, onu önceden suda bekletmektir. Bu bekleme süreci, eğitimin hazırlık evresi gibidir. Öğrencinin ön bilgileri, deneyimleri ve öğrenme motivasyonu bu suyun içindedir. Öğretmen, tıpkı bir aşçı gibi, öğrenciyi doğrudan kaynar suya atmamalı; önce o bilgiyi yumuşatacak, açacak, dönüştürecek ortamı hazırlamalıdır. Bloom’un öğrenme alanları taksonomisi bize öğretir ki, bilgi yalnızca ezberle değil, anlamlandırmayla kalıcı olur. İşte bu yüzden kuru fasulye, önce suyla tanışmalı, sonra ateşle.

Kaynamanın Eğitimi: Kontrollü Bir Süreç

Fasulyenin dağılmaması için orta ateş idealdir; bu da öğrenmede dengeli geri bildirim anlamına gelir. Öğrenciye aşırı eleştiri, tıpkı harlı ateş gibi, çatlama yaratır. Aşırı övgü ise gevşek bir yapı kurar. Eğitimcinin görevi, bu iki uç arasında ılımlı bir ısı sağlamaktır. Kolb’un deneyimsel öğrenme döngüsü burada devreye girer: deneyimlemek, gözlemlemek, kavramsallaştırmak ve uygulamak. Bu döngü, fasulyenin kaynamadan yumuşamasını sağlayan o ritmik sürece benzer. Her aşama birbirini destekler; biri eksik olduğunda, öğrenme yarım kalır — tıpkı pişmemiş bir tencere fasulye gibi.

Toplumsal Öğrenme ve Ortak Tencere

Kuru fasulye, paylaşımın da sembolüdür. Aynı tencereden kaşık sallamak, toplumun ortak öğrenme alanını temsil eder. Bandura’nın sosyal öğrenme kuramına göre insanlar birbirini gözlemleyerek öğrenir. Bu yüzden, öğrenme yalnızca bireysel değil, toplumsal bir eylemdir. Bir sınıfta, bir ailede ya da bir toplumda — her bireyin pişme süresi farklı olsa da, aynı tencerenin içinde birlikte olgunlaşmak mümkündür.

Sorun şu: “Birbirimizi kaynatıyor muyuz, yoksa birlikte yumuşuyor muyuz?”

Sonuç: Öğrenme Bir Tencere Kuru Fasulyedir

Kuru fasulye dağılmaması için ne yapmak lazım?

Cevap aslında hem mutfakta hem sınıfta aynıdır:

Yeterli hazırlık, doğru sıcaklık, dengeli sabır ve nazik bir dokunuş.

Eğitim de böyledir; bireyi pişirirken dağıtmamak, onun özünü koruyarak dönüştürmek gerekir. Öğretmen, ateşi yöneten kişidir; öğrencinin içindeki potansiyeli yakmadan, kıvamına gelmesini bekler.

Okuyucuya Soru

Senin “öğrenme tenceren” nasıl kaynıyor?

Kendini fazla pişmiş mi, yoksa hâlâ direnen bir tane gibi mi hissediyorsun?

Yorumlarda paylaş — çünkü her paylaşılan deneyim, öğrenmenin yeni bir kıvamıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
grandoperabetilbetgir.netbetexperhttps://betexpergir.net/splash